Avrupa Komisyonu diyor ki, "Avrupa'dan çıkan ve küresel ısınmaya sebep olan karbondioksitin %28'i otomobillerimizden kaynaklanıyor; rahat bir nefes alabilmek için kilometredeki CO2 emisyonunu 2008'de 140 gr, 2012'de de 130 grama indirelim, sadece bu koşulları karşılayabilen üreticilerin otomobillerinin satılmasına izin verelim".
Komisyon içindeki bazı görüşler de şöyle: "Daha da fazlası lazım, 2008'de 120 grama çekelim, 2020 için de 80 gram hedefini koyalım".
Honda'nın 90'ların sonunda tasarlamaya başladığı ve 2001 senesinde ilk Jazz'larla birlikte sunduğu I-DSI motorlarından 1.4 litre olanın emisyon değeri, 134 g/km. 1.2 olanıysa 129 g/km veriyor. Düşünün ki bu otomobilin bir de hibridi ve dizeli çıkacak. Honda'yı sorumluluk duygusundan dolayı tebrik etmek istiyorum.
Otomobil alırken dikkat ettiğimiz güvenlik, performans, kalite, konfor ya da tüketim gibi önceliklerin arasına yakın bir gelecekte otomobilin "temizliğinin" de girmesini ümit ediyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Önceliklerimiz arasına temizlik girsin; girsin ama ülkemizin gerçeklerinin de farkında olalım. Aynı %28 rakamının Türkiye için geçerli olup olmadığını bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki Türkiye'de küresel ısınma sorununa en büyük katkı ulaşımdan geliyor. Ama otomobillerden değil. Kamyonlardan. Ülkemizde yük taşımacılığının neredeyse tamamen karayolları ile gerçekleşmesi sonucu ülkemiz bir kamyon çöplüğü durumunda.
Az emisyon veren otomobilleri tercih etmek ve yaymak bir şey. Ama ileride nefes alacak havamız, içecek suyumuz, ayak basacak toprağımız kalsın istiyorsak, böceklerle beslenmek istemiyorsak öncelikle artık demiryolu konusunda adam gibi bir politikası olmayan hiç bir hükümete oy vermemek gibi tedbirleri almalıyız. (Dikkat edin adam gibi politikası olan dedim. Yani yük taşımacılığını demiryollarına çekecek bir politika, saçma sapan hızlı tren projelerine milyarlarca euro yatıran bir politika değil)
Ben de bilmiyorum otomobillerden çıkan gazların toplam atığımıza oranını. Türkiye şu anda dünya atmosferini en çok kirleten 13. ülke ve 150-200 ülkelik dev bir listede bizi bu noktaya taşıyan unsurlar arasında eski yöntemlerle çalışan fabrika ve atölyelerle kamyonların büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Doğalgaza geçmeyen ve kömür ya da fuel oil yakmaya devam eden site, apartman ve işyerleri de eminim ciddi bir kalem oluşturuyordur.
Adam gibi bir demiryolu politikası üretileceği konusunda da çok şüpheliyim. Keşke olabilse.
Yorum Gönder