Bundan bir süre önce CR-V, Accord ve Jazz'ın yeni kasasına ait olduğu iddia edilen üç fotoğraf yayınlamıştım. Zaman içinde o üç fotoğraftan önce CR-V'ye ait olanı doğrulanmıştı.
Nihayet önceki gün de Accord'un yeni nesil fotoğrafı doğrulandı. Kasanın 2008 ya da 2009'da çıkacağı söyleniyor.
Tam da artık o ilk fotoğraftaki Jazz kesinlikle 2. nesildir diyeceğimiz bir anda, bir Japon otomobil dergisinde tuhaf bir resim yayınlandı. Şimdiki Jazz'a çok benzeyen ancak önü sanki hafiften Golf plus esintisi taşıyan bir otomobil. Anlaşıldığı kadarıyla bu resim bilgisayarda üretilmiş. Honda kaynaklı olmayıp derginin fantezisi de olabilir.
Bir detay daha: Fifth Gear adlı BBC programının internet sitesine göre, Honda tarafından Jazz için duyurulan yenilenme tarihi Eylül 2007.
31 Temmuz 2006
25 Temmuz 2006
Bilmez miyiz!
Fit'in uzun dönem testini yapan ekipten Justin'in 8750. kilometrede yaşadığı aydınlanma:
"Şimdi farkına vardım: İnanamıyorum ama şu ana kadar Fit'imiz en ufak bir sorun dahi çıkarmadı. Honda, reklamlarında güvenilirlik ve kaliteyi öne pek çıkarmasa da Suzuka'da (Japonya) üretilen Fit gerçek bir cevher olduğunu kanıtladı. Bir araba genellikle bu noktada kendini salmaya başlar. Motor ve şanzıman gevşer, ilk gıcırtı ve takırtılar duyulur. Ama Fit'te değil: herşey mükemmel bir biçimde birleştirilmiş, yolda giderken motor, lastikler ve rüzgarın hafif sesi dışında çıt çıkmıyor".
Not: Çok doğru. 30.000 km'deki arabamda da herhangi bir ses yok. 1,5 yılda sadece bir kere şoför tarafındaki camdan ufak bir tıkırtı gelmiş, o da serviste 1-2 dakikada halledilmişti. - BP
Ek:
-Honda'nın Amerika satışları beklentileri de aşarak %30'un üzerinde artış göstermiş.
Bu karlı çeyrek, aynı zamanda Fit'in de Amerika pazarına girdiği dönemi simgeliyor.
"Şimdi farkına vardım: İnanamıyorum ama şu ana kadar Fit'imiz en ufak bir sorun dahi çıkarmadı. Honda, reklamlarında güvenilirlik ve kaliteyi öne pek çıkarmasa da Suzuka'da (Japonya) üretilen Fit gerçek bir cevher olduğunu kanıtladı. Bir araba genellikle bu noktada kendini salmaya başlar. Motor ve şanzıman gevşer, ilk gıcırtı ve takırtılar duyulur. Ama Fit'te değil: herşey mükemmel bir biçimde birleştirilmiş, yolda giderken motor, lastikler ve rüzgarın hafif sesi dışında çıt çıkmıyor".
Not: Çok doğru. 30.000 km'deki arabamda da herhangi bir ses yok. 1,5 yılda sadece bir kere şoför tarafındaki camdan ufak bir tıkırtı gelmiş, o da serviste 1-2 dakikada halledilmişti. - BP
Ek:
-Honda'nın Amerika satışları beklentileri de aşarak %30'un üzerinde artış göstermiş.
Bu karlı çeyrek, aynı zamanda Fit'in de Amerika pazarına girdiği dönemi simgeliyor.
19 Temmuz 2006
İkinci Bodrum Seferinden Notlar
Bodrum'dan geçtiğimiz pazar gecesi döndük. Yolculuğa çıkmadan önceki hafta 28.400 km'deki aracımızı 30.000 bakımına bıraktım, standart bakıma ek olarak polen filtresini temizlettirip bir de klima dezenfektasyonu (ek olarak 38,13 YTL + KDV) yaptırdım.
Önce tüketim bilgileri, ardından da bu yolculuğun esas mucizesi olan "yük" bilgileri.
Gidiş
İlk 250 km klimasız, 4,8 lt/100 km:
Giderken önce Ataşehir'den Yenikapı'ya, ardından feribotla geçtiğimiz Bandırma'dan Bodrum'a kadar 550 kilometre yol yaptık.
Bunun ilk 250 kilometresi klimasız ve tek tük sollama ve yokuşlar dışında düz yolda 80-90 km arası hızlarlaydı. Bu klimasız 250 kilometrenin ilk 150 km'si boyunca tüketim 4,2 litreydi, saat ilerleyip trafik ve sollamalar da artınca 4,8'e kadar yükseldi.
Klimalı 300 km'de 5,4 lt/100 km:
Öğlen olduğunda klimayı açarken göstergeyi sıfırladım. Geriye kalan 300 km boyunca aynı hızlarda ilk başta uzun süre 5,0 litre tüketimle ilerledik. Ardından kızmızın altını değiştirmek ya da karnını doyurmak için verdiğimiz çeşitli molalarda arabamızı çalışır halde ve kliması açık tuttuk, bunların en sonuncusu İzmir - Aydın Otoyolu'ndaki dinlenme tesislerinin oradaydı, arabanın tüketimi bu yorucu park edişlerde 5,6'ya kadar yükseldi. Tekrar yola koyulup Yahşi Yalı'ya vardığımızda tüketim 5,4'e kadar gerilemişti. Eğer park halinde uzun süre klima çalıştırmasaydık tahmin ediyorum bu süreci 5,0-5,2 lt/100 km ile tamamlardık.
Bodrum'un içinde klimalı 150 km, 6,4 lt/100 km
Bodrum'da koylara giden bol virajlı ve çıkışlı yollarda genellikle devirli (sollamalar, yokuşlar) kullandık. Klima hep açıktı. Eğer düz yollarla virajlı yokuşları ayrı ayrı hesaplasaydım düzler 4-5 gibi düşük, diğeri de 8-9 litre kadar yüksek çıkabilirdi.
Dönüş
768 km, klima açık, 6,4 lt/100 km
Dönüşte Didim'e akraba ziyaretine uğrayıp 2 saat kaybedince İzmir - Aydın Otoyolu'nu yüksek hızla (klima açık) katettik. Aynı gelişteki gibi bol bol klimalı molalar da verince, bir de Bursa civarında yol bakım çalışması sebebiyle bir saat süren dur-kalkların etkisi de eklenince tüketim ortalaması 6,4'e yükseldi.
Sonuç:
4,8 lt /100 km x 250 km = 12 litre,
5,4 lt /100 km x 300 km = 16,2 litre,
6,4 lt /100 km x 150 km = 9,6 litre
6,4 lt /100 km x 768 km = 49,15 litre:
86 litre / 1468 kilometre
ve 5,8 litre / 100 kilometre genel ortalama.
Yükleme mucizesi
Çocuksuz tatillerimizde biri büyük biri küçük iki valiz ve bazen ek olarak bir de sırt çantasına herşeyimizi sığdırırdık. Ancak artık çocuklu bir aileydik ve kendimiz için aldığımız toplam yükün belki 4-5 katını da kızımız için taşıyacaktık. Arabaya sığdırmamız gereken valiz, çanta ve torbaları topluca görünce fenalık geçirdim ve acaba tavana takılan portbagaj türünden bir çözüme mi gitmeliyiz diye kara kara düşünmeye başladım, onların da işe yarar hacimde olanlarının 750 ile 1000 YTL arasındaki fiyatlarını görünce çabucak vazgeçtim. Eşim sakin sakin "Ben sığdıracağım, sen merak etme" diyordu fakat kesinlikle inanamıyordum. Arka koltukları yatırmak gibi bir avantajımız yokken bu kadar yükü nasıl sığdırabilirdik ki?
Fazla söze gerek yok, yandaki resme tıklayınız. Bu, çaresizliğimin fotoğrafıdır.
Ancak sevgili karım yükleme konusundaki tecrübesini bir konuşturdu, pir konuşturdu. Sonuç çok şık olmayabilir ve arabanın kullanım amacının ötesine geçebilir, hatta 70'lerin gurbetçilerinin "kesin dönüş" otomobillerini de andırabilir ama gerçekten de hepsini sığdırdı.
Açıkçası yükler Jazz'ın yeteneklerini geçiyordu ama bizi kurtaran arka koltukların altındaki boşluk oldu. Bakınız gurbetçimobil resimleri:
Arka koltuğun son hali daha derli topluydu, buradaki kadar dağınık değil. Ayrıca Defne Hanım'ın koltuğunu da resimdeki gibi kapı dibine değil, aslında tam ortaya bağlıyoruz: yandan çarpmalara karşı aldığımız fazladan bir güvenlik önlemi... Hem de bu sayede arkaya iki kişi oturması gerektiğinde kızımızın iki yanına yerleşiyorlar (rahatlıkla sığıyorlar) ve bizimki de bol bol eğleniyor.
Sonuç
Klimalı sürüşe, bu kadar abartılı yüke ve iki yetişkin yolcunun varlığına rağmen Jazz hiç sıkıntı yaşatmadı. Belki aracımızın düz vitesli olmasının da etkisi vardır. Rampalarda, sollarken ya da rampalarda sollarken asla soğuk terler dökmedim. Sadece Manisa civarında dağ yollarından geçerken bir ara motorun nefessiz kaldığını hissettim. Araba önce yokuşta vitesi ne kadar küçültsem de hızlanamaz hale geldi, düzlükte kendine gelir diye bekledim, ardından düzlüğe eriştiğimizde de hızlanamadı. Ancak önümdeki ve arkamdaki diğer araçlar da aynı durumdaydı, kimse kimseyi geçemiyordu. Herhalde oradaki hava koşulları ve rakımla ilgili bir durumdu. Sonuçta bu kadar sıcak havada büyük çoğunluğu klimalı geçen bir yolculukta benzinli bir otomobil için 5,8 litre / 100 km gayet makul bir rakam. Önceki seneki tatillerde genel ortalamamız 5,6-5,7 oluyordu zaten.
Yükümüz daha az olsaydı, klimalı uzun molalara girmeseydik, dönüş yolunda da kaybettiğimiz vakti telafi etmek için otoyolda hızlı gitmeyip 90 km/s'i tuttursaydık eminim 5,0-5,2 gibi bir ortalamayla bitirebilirdik.
Yazarken farkettim, bunlar aslında "Çocuğumuz olmasaydı" demekle aynı şey. Olsun, fazla yakalım, Defneli hayat çok güzel!
Önce tüketim bilgileri, ardından da bu yolculuğun esas mucizesi olan "yük" bilgileri.
Gidiş
İlk 250 km klimasız, 4,8 lt/100 km:
Giderken önce Ataşehir'den Yenikapı'ya, ardından feribotla geçtiğimiz Bandırma'dan Bodrum'a kadar 550 kilometre yol yaptık.
Bunun ilk 250 kilometresi klimasız ve tek tük sollama ve yokuşlar dışında düz yolda 80-90 km arası hızlarlaydı. Bu klimasız 250 kilometrenin ilk 150 km'si boyunca tüketim 4,2 litreydi, saat ilerleyip trafik ve sollamalar da artınca 4,8'e kadar yükseldi.
Klimalı 300 km'de 5,4 lt/100 km:
Öğlen olduğunda klimayı açarken göstergeyi sıfırladım. Geriye kalan 300 km boyunca aynı hızlarda ilk başta uzun süre 5,0 litre tüketimle ilerledik. Ardından kızmızın altını değiştirmek ya da karnını doyurmak için verdiğimiz çeşitli molalarda arabamızı çalışır halde ve kliması açık tuttuk, bunların en sonuncusu İzmir - Aydın Otoyolu'ndaki dinlenme tesislerinin oradaydı, arabanın tüketimi bu yorucu park edişlerde 5,6'ya kadar yükseldi. Tekrar yola koyulup Yahşi Yalı'ya vardığımızda tüketim 5,4'e kadar gerilemişti. Eğer park halinde uzun süre klima çalıştırmasaydık tahmin ediyorum bu süreci 5,0-5,2 lt/100 km ile tamamlardık.
Bodrum'un içinde klimalı 150 km, 6,4 lt/100 km
Bodrum'da koylara giden bol virajlı ve çıkışlı yollarda genellikle devirli (sollamalar, yokuşlar) kullandık. Klima hep açıktı. Eğer düz yollarla virajlı yokuşları ayrı ayrı hesaplasaydım düzler 4-5 gibi düşük, diğeri de 8-9 litre kadar yüksek çıkabilirdi.
Dönüş
768 km, klima açık, 6,4 lt/100 km
Dönüşte Didim'e akraba ziyaretine uğrayıp 2 saat kaybedince İzmir - Aydın Otoyolu'nu yüksek hızla (klima açık) katettik. Aynı gelişteki gibi bol bol klimalı molalar da verince, bir de Bursa civarında yol bakım çalışması sebebiyle bir saat süren dur-kalkların etkisi de eklenince tüketim ortalaması 6,4'e yükseldi.
Sonuç:
4,8 lt /100 km x 250 km = 12 litre,
5,4 lt /100 km x 300 km = 16,2 litre,
6,4 lt /100 km x 150 km = 9,6 litre
6,4 lt /100 km x 768 km = 49,15 litre:
86 litre / 1468 kilometre
ve 5,8 litre / 100 kilometre genel ortalama.
Yükleme mucizesi
Çocuksuz tatillerimizde biri büyük biri küçük iki valiz ve bazen ek olarak bir de sırt çantasına herşeyimizi sığdırırdık. Ancak artık çocuklu bir aileydik ve kendimiz için aldığımız toplam yükün belki 4-5 katını da kızımız için taşıyacaktık. Arabaya sığdırmamız gereken valiz, çanta ve torbaları topluca görünce fenalık geçirdim ve acaba tavana takılan portbagaj türünden bir çözüme mi gitmeliyiz diye kara kara düşünmeye başladım, onların da işe yarar hacimde olanlarının 750 ile 1000 YTL arasındaki fiyatlarını görünce çabucak vazgeçtim. Eşim sakin sakin "Ben sığdıracağım, sen merak etme" diyordu fakat kesinlikle inanamıyordum. Arka koltukları yatırmak gibi bir avantajımız yokken bu kadar yükü nasıl sığdırabilirdik ki?
Fazla söze gerek yok, yandaki resme tıklayınız. Bu, çaresizliğimin fotoğrafıdır.
Ancak sevgili karım yükleme konusundaki tecrübesini bir konuşturdu, pir konuşturdu. Sonuç çok şık olmayabilir ve arabanın kullanım amacının ötesine geçebilir, hatta 70'lerin gurbetçilerinin "kesin dönüş" otomobillerini de andırabilir ama gerçekten de hepsini sığdırdı.
Açıkçası yükler Jazz'ın yeteneklerini geçiyordu ama bizi kurtaran arka koltukların altındaki boşluk oldu. Bakınız gurbetçimobil resimleri:
Arka koltuğun son hali daha derli topluydu, buradaki kadar dağınık değil. Ayrıca Defne Hanım'ın koltuğunu da resimdeki gibi kapı dibine değil, aslında tam ortaya bağlıyoruz: yandan çarpmalara karşı aldığımız fazladan bir güvenlik önlemi... Hem de bu sayede arkaya iki kişi oturması gerektiğinde kızımızın iki yanına yerleşiyorlar (rahatlıkla sığıyorlar) ve bizimki de bol bol eğleniyor.
Sonuç
Klimalı sürüşe, bu kadar abartılı yüke ve iki yetişkin yolcunun varlığına rağmen Jazz hiç sıkıntı yaşatmadı. Belki aracımızın düz vitesli olmasının da etkisi vardır. Rampalarda, sollarken ya da rampalarda sollarken asla soğuk terler dökmedim. Sadece Manisa civarında dağ yollarından geçerken bir ara motorun nefessiz kaldığını hissettim. Araba önce yokuşta vitesi ne kadar küçültsem de hızlanamaz hale geldi, düzlükte kendine gelir diye bekledim, ardından düzlüğe eriştiğimizde de hızlanamadı. Ancak önümdeki ve arkamdaki diğer araçlar da aynı durumdaydı, kimse kimseyi geçemiyordu. Herhalde oradaki hava koşulları ve rakımla ilgili bir durumdu. Sonuçta bu kadar sıcak havada büyük çoğunluğu klimalı geçen bir yolculukta benzinli bir otomobil için 5,8 litre / 100 km gayet makul bir rakam. Önceki seneki tatillerde genel ortalamamız 5,6-5,7 oluyordu zaten.
Yükümüz daha az olsaydı, klimalı uzun molalara girmeseydik, dönüş yolunda da kaybettiğimiz vakti telafi etmek için otoyolda hızlı gitmeyip 90 km/s'i tuttursaydık eminim 5,0-5,2 gibi bir ortalamayla bitirebilirdik.
Yazarken farkettim, bunlar aslında "Çocuğumuz olmasaydı" demekle aynı şey. Olsun, fazla yakalım, Defneli hayat çok güzel!
06 Temmuz 2006
On gün ara
29 Temmuz 2005'te yaptığımız uzun yolun bir benzerine daha bu cuma sabahı çıkıyoruz. Jazz'ımız o yolculukta bir depoyla (42 lt) ortalama 744 kilometre yapmış ve (klima açık, değişken yol ve süratler) karma 5,7 lt / 100 km tüketmişti. 2047 km'lik yolculuğumuzda da toplam 117 litre benzin tüketmiştik.
Beş aylık kızımızla yolculuk yapacak olmamızdan dolayı Bandırma'ya feribotla ulaştıktan sonra Bodrum'a kadar - otobanlarda dahi - 90'ın üzerine çıkmayacağız. Klima yine devamlı çalışacak, geçen senekine göre de daha fazla yükümüz olacak. Döndüğümüzde sonucu yine virgülüne dokunmadan yazacağım.
Not: Kızımızın da keyfi yerinde olursa on gün sürmesini planladığımız tatilimiz boyunca günlüğe büyük ihtimalle dokunamayacağım, 17-18 temmuz gibi görüşmek ümidiyle...
Beş aylık kızımızla yolculuk yapacak olmamızdan dolayı Bandırma'ya feribotla ulaştıktan sonra Bodrum'a kadar - otobanlarda dahi - 90'ın üzerine çıkmayacağız. Klima yine devamlı çalışacak, geçen senekine göre de daha fazla yükümüz olacak. Döndüğümüzde sonucu yine virgülüne dokunmadan yazacağım.
Not: Kızımızın da keyfi yerinde olursa on gün sürmesini planladığımız tatilimiz boyunca günlüğe büyük ihtimalle dokunamayacağım, 17-18 temmuz gibi görüşmek ümidiyle...
04 Temmuz 2006
Konu dışı - Blog'un gecikmeli doğum günü
17 Ekim 2005, günlüğümün Ekşi Sözlük'teki başlangıcının birinci yılıydı.
29 Haziran 2006 tarihinde de, blogger üzerindeki sayfam birinci yılını devirdi. Bir yılda içinizden o kadar çok kişiyle yazıştım ve aralarından o kadar çok kişiyi Jazzcı yaptım ki, kendimi bir tür çöpçatan gibi hissediyorum.
Günlüğüm Ekim 2004'ten beri 625 gündür yayında. Bu okuduğunuz haberle birlikte şimdiye kadar tam 154 adet makale yazmışım. Beni bu yolculukta yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ederim.
İlk günlerde "Yazacak ne kadar şey çıkabilir ki?" diye düşünüyordum ama şimdi durum çok farklı. O kadar çok malzeme çıkıyor ki neredeyse düşündüğüm her on haberden yedi - sekizini eliyorum, bu elemenin ardından yazdıklarımın da yarısından fazlasını kırpıyorum.
İleride bir gün tıkanmaya başladığımı hissedersem günlüğü doğal olarak sonlandıracağım. Ancak şimdiki duruma bakarak bunun yakın bir tarihte olmayacağını varsayıyorum.
Çocuk büyütmekten ve işten güçten vakit ayırabilirsem iki ya da üç farklı blog daha başlatmayı düşünüyorum. Belki de hepsini tek bir çatı altında toplarım. Beni bu günlükle tanıyanlar genellikle otomobil hastası olduğumu düşünüyorlar ancak bu doğru değil. Hayatta esas sadakatim daha farklı alanlara. Bu sitede zevkle okuduğum yorumlarınızı ora(lar)da da bekliyor olacağım.
Keyifli yolculuklar,
Barış
29 Haziran 2006 tarihinde de, blogger üzerindeki sayfam birinci yılını devirdi. Bir yılda içinizden o kadar çok kişiyle yazıştım ve aralarından o kadar çok kişiyi Jazzcı yaptım ki, kendimi bir tür çöpçatan gibi hissediyorum.
Günlüğüm Ekim 2004'ten beri 625 gündür yayında. Bu okuduğunuz haberle birlikte şimdiye kadar tam 154 adet makale yazmışım. Beni bu yolculukta yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ederim.
İlk günlerde "Yazacak ne kadar şey çıkabilir ki?" diye düşünüyordum ama şimdi durum çok farklı. O kadar çok malzeme çıkıyor ki neredeyse düşündüğüm her on haberden yedi - sekizini eliyorum, bu elemenin ardından yazdıklarımın da yarısından fazlasını kırpıyorum.
İleride bir gün tıkanmaya başladığımı hissedersem günlüğü doğal olarak sonlandıracağım. Ancak şimdiki duruma bakarak bunun yakın bir tarihte olmayacağını varsayıyorum.
Çocuk büyütmekten ve işten güçten vakit ayırabilirsem iki ya da üç farklı blog daha başlatmayı düşünüyorum. Belki de hepsini tek bir çatı altında toplarım. Beni bu günlükle tanıyanlar genellikle otomobil hastası olduğumu düşünüyorlar ancak bu doğru değil. Hayatta esas sadakatim daha farklı alanlara. Bu sitede zevkle okuduğum yorumlarınızı ora(lar)da da bekliyor olacağım.
Keyifli yolculuklar,
Barış
03 Temmuz 2006
İkinci nesilde önemli ipucu
Bir süre önce Jazz, Accord ve CR-V modellerine ait olduğu iddia edilen ve aynı kaynaktan gelen üç fotoğraf yayınlamıştım. The Car Connection sitesi, bu modellerden CR-V'yi sokakta ve aynen yayınladığım resimdeki haliyle yakalamış. O haberdeki Jazz'ın gerçekten ikinci nesil olma ihtimali de artmış durumda.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)