15 Ağustos 2006

16 Ağustos'ta ne olacak?

The Edge Daily diyor ki, 16 Ağustos'ta Malezya'da "Yeni Jazz"ın resmi tanıtımı yapılacakmış. "Yeni"den kastettiklerinin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Haberde de detay yok, belli ki ufak bir basın bülteninden aktarmışlar. Malezya için makyajlanmış bir Jazz olabilir, sadece 2007 model ama kasa değişikliği görmemiş ve daha gelişmiş donanımlı bir Jazz olabilir, Amerika için üretilen uzun burunlu, farklı donanımlı, süspansiyonu geliştirilmiş Fit olabilir, göreceğiz. En ihtimal vermeyeceğim şey ise gerçekten yeni nesil olan bir Jazz'ın Japonya ya da büyük otomobil fuarları yerine Malezya'da duyurulması olurdu.

King County Journal (ABD) kaynaklı bir başka haberde de tamamen yenilenmiş Fit için 2008 tarihini verilmiş. Aynı kasanın melez (hibrid) modelini mi, yoksa melez modelin yeni kasayla mı geleceğini kastettikleri anlaşılmıyor. - ya da ben anlayamadım-BP

Çeşitli Honda modellerinin geleceği hakkında tahminlerde bulunulan Auto Week haberinde de Fit'in melez modelinin 2008 ya da 2009'da gelebileceğinden bahsediliyor. Haberin devamında da, Fit'in
beklenen melezinden ayrı olarak şöyle bir bilgi daha geçiyor:

Yeni melez: Honda, Civic'in altında konumlandırılmış dört kapılı giriş seviyesi bir melezi 2009 model yılında (yani 2008 bahar ya da yazı) piyasaya sürecek. Bu modelin farklı bir ismi olacak ama Fit'in sedan versiyonu da olabilir.

Yorum: Bu haberi "Amerika'ya Melez bir City geliyor" şeklinde algılamamak zor elbette, muhtemelen makyajlanmış bir City olacaktır. Elbette beni tek ilgilendiren, Türkiye'ye gelip gelmeyeceği. Benzinin bizden kat kat ucuz olduğu, ancak litresi 55-60'tan 80 sente doğru gidiyor diye kıyametin koptuğu Amerika'da bile yıllık 100.000 hibrid satış hedefi koyan Honda umarız Türkiye gerçeğini de görür. Ve umarız bu çevre ve cep dostu araçlara "Demek düşük tüketimle yakayı sıyırmaya çalışıyorsun, şimdi görürsün sen" diye yine mantıksız vergiler bindirilmez.

Peki... Acaba Gebze'de üretilmesinden dolayı City'nin melezinin bize de uğrayabileceğini düşünmek çok mu büyük hayalperestlik mi olur? Dizeli olsa ne kadar daha büyük satış rakamı yakalayacağı bütün tüketiciler arasında konuşulan City'yi zirveye taşıyacak yenilik - tabi adaletli bir vergilendirme eşliğinde - bu olabilir mi acaba?

Umarım bu hevesimiz kursağımızda kalmaz. Benzinli - elektrikli, ya da dizel - elektrikli olsun farketmez, gerçekten düşük tüketimi Honda'nın akılcı stratejileri sayesinde makul fiyatlara sunan küçük otomobillere Türk halkı olarak herhalde dünyadaki herkesten daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Zaten iki üç yıl içinde öyle bir noktaya geleceğiz ki, Honda biraz boş bıraksa bu konuda zaten deneyim sahibi olan Toyota ya da küçük sınıfta meleze geçeceğini duyuran Ford hemen bu boşluktan faydalanabilir. Elbette hepsi de bizim yararımıza olur ama Jazz gibi bir arabayı üretme konusundaki inanılmaz başarılarını gördükten sonra melez motor gibi tamamen yeni bir teknolojiyi - hele ki motor üretme konusunda tartışmasız lider olan - Honda'dan başkasından almayı hiç istemem.

12 yorum:

Barış Purut dedi ki...

Cem, biraz önce Honda Malezya'nın sitesine bakayım dedim, hani bir değişiklik varsa duyurulur diye:

http://www.honda.net.my/models.cfm

Kolayca görüleceği gibi oradaki Jazz'lar, bizde ve dünyada 2004 sonunda yapılan makyajdan henüz geçmemişler. Yani neyin lansmanının yapıldığını henüz gözümle görmüş olmasam da korkulacak bir durum olmayabilir.

Ancak bizde satılmayan 1.5 vti ve 1.5 I-DSI Malezya'da varmış, bayağı kıskandım.

Adsız dedi ki...

City'yi geçin, Jazz'ı bile ilk gördüğümde bu ne böyle, Honda çirkin ördek yaratmış demiştim. Ama önüme fotoğrafları koydum, ölçülere baktım, evirdim, çevirdim(biraz çizerlik de var söylemesi ayıp), bu boyutların içine daha şık bir araba sığdırmak resmen imkansızmış dedim. Jazz'ın kasasında bir çok göz aldanmasından yararlanılarak araba bir tuğla ya da minibüs görüntüsünden kurtarılmış. Bu ölçüleri ve küçük motor bölümü, ortadan depo gibi "zorunlu hareketler" listesini elinize alın, daha güzel bir araba çize-mez-si-niz. Sonunda buna kanaat getirdim. İnanmayan alsın eline kopya kağıdı, çalışsın, çizsin. Yapamazsınız.
City için de durum tamamen aynı. Bu listeye 500 litrelik bagajı ekleyin, daha güzel bir araba çıkaramazsınız. İmkansız. Ayrıntılara girmiyorum. Ben "form follows function"a inanmışlardanım. Yüzeysel hüküm vermeyin :)
selimtokgoz@hotmail.com

Barış Purut dedi ki...

Transatlantik :)))) Gecenin yarısı bizim ufaklığı uyandıracak kadar şiddetli bir kahkaha patlattım!

Selim Bey, dediğinize genel olarak katılıyorum ama daha şık bir arka far grubuyla tamamen farklı ön panjur ve far tasarımı çalışılsa City aynı kasayla şu andaki halinden daha hoş gözükebilir. Amerika'da çıkacak olursa da Honda büyük ihtimalle böyle bir şey yapacaktır.

Adsız dedi ki...

Olaya biraz alakasız bir yerinden yaklaşacağım belki ama Honda'nın motor üretme konusunda tartışmasız 1 numara olduğpu görüşüne biraz mesafeli yaklaşma eğilimindeyim ben.

- Örneğin VW, yeni nesil FSI motoruyla bizim de yeni sahip olduğumuz Honda Civic'in VTEC motorundan 10HP daha düşük gücüne rağmen daha yüksek tork üretiyor.

-Sürüş keyfi veren, adrenalin salgılatan motorlar üretme konusunda BMW'nin başarısı inkar edilmese sanırım iyi olur.

- Subaru'nun ürettiği boxer motorlar, fonksiyonellikleriyle kendine özgü bir kategori yaratmıştır adeta.

- 2000 yılının kasımında aldığımız Ford Focus, 1998 yılının teknolojisini yansıtan motoruyla şimdiki Civic'imizden daha çok yakmıyordu. (ilk aldığımızda tabii, ki Civic'in yeni haliyle o arabanın da yeni halini kıyaslamak herhalde ki mantıksız değil).

Demem odur ki, Honda çok başarılı motorlar üretir ama bazı rakipler de rekabet edebilecek düzeyde başarılı motorlar üretirler.

Son olarak şunu söyleyeceğim: Otomobillerle ilgilenmeye başladığım günden beri (ki yaklaşık 15 sene öncesine denk gelir) Honda fanatizmi benim hiç bir zaman anlayamadığım bir fanatizm olmuştur. Ne demek istediğimi şöyle açıklayayım: BMW, Mercedes, Subaru, bunlar fanatikleri olmasını anlayabildiğim markalardır ama bir Honda, bir Peugeot,bir Renault, bunların neden fanatiği olur asla anlayamadım. Hayır kendimiz Honda sahibi olduk, otomobili de epeyi bir kullanma fırsatım oldu ama yine anlayamadım neden Honda fanatiği olunduğunu.

Adsız dedi ki...

Cem Yarar, Mesajlara değil de Barış Bey'in yazdığı metne bakarsanız "motor üretme konusunda tartışmasız lider olan" söz öbeğini görürsünüz.

Ayrıca söylemek istediğim burası ile sınırlı bir şey değil. Genelde bu 3 markanın (Honda,Peugeot,Renault) çok fazla gözü kapalı hayran kitlesi yarattığı bilinen bir gerçek. Ben bu bu hayranlığı anlamadığımı ifade ettim. Jazz kötü bir arabadır diye bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Ama Jazz şimdiye kadar bence Honda'nın ürettiği en başarılı model. Ama şu an ailemizdeki versiyonu daha 1000 km'sini yeni doldurmuş olan en yeni kasa Civic Sedan'ı o kadar başarılı bulmuyorum mesela. İtirazım "Honda en süper markadır", "Honda 1 numaradır" şeklinde yaklaşımlara ki bunu da bu sitede gördüm diye bir genelleme yapmadım, gözlemlediğim insanların genel tutumunu yansıtmaya çalıştım. Bundan neden bu kadar alındığınızı da kesinlikle anlamış değilim.

Barış Purut dedi ki...

Gökçe Bey,

Fanatizm konusu:

"Motor konusunda tartışmasız lider" sözümün doğruyu yansıtmadığına inanıyorsanız açıklamayı fanatizmde değil de yanlış kaynaklardan beslenmede aramanız daha doğru olur. Kişisel yorumlarımda dahi araştırma yapıp doğrusunu öğrenmediğim ya da hakkında bilgilenmediğim argümanları kullanmamaya büyük özen gösteriyorum, aksini yapmak durumunda kalmışsam da mutlaka konu üzerinde bilgim olmadığı notunu düşüyorum. Yapmaya çalıştığım şey bu çabalarıma rağmen fanatizm ürünü olarak algılanıyorsa bir yerde hata yapmış olmalıyım.

Sizi temin ederim ki aşırı sorgulayıcı yapımla ne Honda'nın ne de herhangi bir marka, ideoloji ya da felsefenin fanatiği olmama imkan yok.
Sözünü ettiğiniz markaların "gözü kapalı" bir hayran kitlesi olduğu elbette doğru ama onlardan biri olmadığımı açıklamakla daha fazla zaman kaybetmek de istemem.

"En iyi motor üreticisi" konusu:

Honda'nın motor konusundaki başarısıyla ilgili yazdıklarım, sadece Jazz modelini kullanmış olmaktan dolayı ortaya atmaya cüret edeceğim kişisel iddialar değildi.

Dünyada elbette hayranlık uyandırıcı V10 gibi motorlar yapan bir BMW ya da yakın değerde firmalar var ama en başarılı motor üreticisi olmak en güçlü ya da teknolojik motoru üretmekten farklı bir durum.

Honda, resmen dünyanın en dayanıklı ve sorunsuz motorlarını yapan üreticisidir, ayrıca dünyanın en çok motor üreten firmasıdır. Otomobil dışındaki alanlarda da ürettiği çok çeşitli ihtiyaçlara yönelik makinalarıyla Honda, benzersiz bir tecrübe ve bilgiye sahip.

1960'lardan 1990'lara kadar yayınlanmış bir çok kaynak özetle Honda'nın en iyi motorları ürettiğini fakat en iyi arabaları üretmediğini yazıyordu. Neyse ki Honda'nın son senelerde Jazz, S2000 ve Accord gibi modeller sayesinde bu yönde de dikate değer bir atılımı var.

Elbette başka firmaların çeşitli dallarda çok iyi olan motorları var, bu makinalara ben de hayranım. Ancak Honda'nın dünya çapında takdir uyandıran başarısı, ARGE konusundaki azimi ve başka firmalar için deneysel ölçekte kalacak türden motor teknolojilerini hızla ve sorunsuz bir şekilde üretmekteki benzersiz kabiliyetidir. Honda, 2000 yılından beri (1.6 dışında) ürettiği sınıflardaki en iyi motor ödüllerini alıyor (2.2 dizel, 1.0 IMA, 2.0 vtec, 1.8 vtec). Ferrari, Audi ve BMW gibi firmaların ödül aldığı motorlar da Honda'nın üretim yapmadığı sınıflarda.

Honda'nın önümüzdeki beş yıl içinde piyasaya süreceğini duyurduğu ve muhtemelen Jazz gibi küçük modellerinde neden asla dizele geçmeyecek olmasını açıklayan HCCI (Homogeneous Charge Compression Ignition) teknolojisini daha fazla bilgi edindiğimde yazacaktım: Herhangi bir dizelden çok daha ucuza mal olan, ama en ekonomik dizeller kadar verimli çalışan bir benzinli motor türü. Kağıt üzerinde deli saçması gibi duran benzer teknolojileri onlarca yıldır önce Honda büyük başarıyla geliştirip üretiyor, bütün diğer firmalar geriden takip ediyor.

Umarım iki konuda da derdimi anlatabilmişimdir...

Adsız dedi ki...

Barış Bey,

Sanırım ben kendimi ifade etmeden biraz sıkıntı çekiyorum. Ben sizin fanatik olduğunuzu kastetmedim, sadece özellikle bu üç markanın fanatik bir hayran kitlesi olduğundan bahsettim. Sizin sorgulayıcı tavrınızı elbette biliyoruz.

Barış Purut dedi ki...

Rica ederim, öbür türlü düşünmüş de olsanız sorun yok...

Adsız dedi ki...

Aşağıda sıraladığım "kalça takviyeli küçükler"den hangisinin en güzel(iç+dış) olduğunu söyler misiniz?(Barış Bey anket serbest mi? :P)
a) VW Polo Classic(eski)
b) Seat Cordoba(güncel)
c) Fiat Siena
d) Fiat Albea
e) Suzuki Swift sedan(eski)
f) Honda City
Selim

Adsız dedi ki...

Bunu eklersem çatlarım kusura bakmayın, hikayesini tam hatırlayamıyorum ama Focus'un 1.6 benzinli motorunun ar-ge'sinde Japon parmağı var. :D
Selim

Barış Purut dedi ki...

Anket serbest olmasına serbest de ben de Cem Yarar gibi neden bu seçeneklerle sınırlı olduğumuza takıldım.

Benim gözümde Cordoba, dış güzellik açısından öbürlerini geçer. Ancak test sürüşünü yapmışlığım var, elektronik mi, drive-by-wire mı demeli bilmiyorum, sanırım geleneksel tipte olmayan bir debriyajı var, vites küçülttükten sonraki ani hızlanmalarda tuhaf bir şekilde geç kalmasıyla bu hissi edinmiştim.

City'nin dış görünümü çıkalı yeterince zaman geçmesine rağmen hala tartışmalı olsa da içi Honda'nın bir önceki Jazz'larda da başarılı olmuş tasarım - malzeme - işçilik üçlüsüyle geliyor ki bu onu sınıfındaki diğer araçlar arasında rahatlıkla öne çıkarıyor.

Kısacası bu liste içinde dışta Cordoba, içte City daha güzel gibi geliyor bana...

Adsız dedi ki...

Küçük HB'lerden dönüştürülmüş sedanlar zaten bu kadar. Yani Tr piyasasında. Yeni Swift Sedan'ın varlığından habersizdim. Tam beklediğim gibi çirkin bir şeyle karşılaştım. Resim için teşekkürler.
Selim